mimarlık

bence de mimarlık, zaten inşaat sektörü tavan yaptı ülkede heryere beton dikiyorlar.

neye göre, kime göre? hiçbir detay vermediğin için ben boğaziçi kimya diyorum. yani ben bu iki seçenek arasında olsaydım, kimyayı seçerdim. çünkü kimya süper. elementler, gazlar, reaksiyonlar falan. çok tatlı. kafam sayısala bassa kimyager falan olmayı çok isterdim şahsen. BOĞAZİÇİ KİMYA. heyt be. qıral.

hem mimarlık amelelik yea. sürekli cetvel taşı, çizim yap, proje yap falan. kim uğraşacak. kimyada da bissürü detay vardır tabii ama güzeldir be. kimya sonuçta. deney meney. kimya be.

Tabi ki mimarlik

ben boğaziçi kimya diyorum. Bir kere hangi bölüm olursa olsun boğaziçinin ingilizcesini, vizyonunu ve etiketini alıyorsun.. Kulüp ve sosyal imkanları yıldız tekniğe fark atar diye düşünüyorum. Evet, başka üniversite olsa temel bilim kesinlikle seçme derdim ama boğaziçi olunca işler değişiyor.

Genel kaygın işsiz kalmamaksa 2. sınıftan itibaren doğru yerlerde staj yaparak boğaziçiyle çok daha öne geçeceğini düşünüyorum. Boğaziçi kimyadan mezun çok sayıda arkadaşım var, kimi amerikaya doktoraya gitti (hoca referansları sayesinde) kimi de ilaç sektörüne geçti.

Modlar da senin benim gibi insanlar, kafalarına göre karar verip insiyatif kullanıyorlar. Sonuçta böyle şeyler ortaya çıkıyor.

@cokponcik - sorunun basligi "+18 anketimsi - oral sonrasi öpüsme" idi. 18 ifadesini kullanmistim, genelde dikkat ediyorum öyle herkes cart diye atlamasin diye. gene de silinmesine engel olmadi.

Daha önce çok konuştuğumuz bir konu oldu bu. Cevabı yok bunun. Kurallar diyor ki, doğrudan link vermediğin sürece yazabilirsin ama ispiyon gerekçeleri arasında erotik oluşu var. Bunlar birbirini tutmuyor. Bu nedenle, o an ispiyonlayacak kişi varlığına ve o an buralarda aktif olan mod'un tutumuna bağlı.

modlar kafasına göre siliyor rahat ol kural mural hikaye. kendisi oraldan sonra öpüştüğünden cevaplar zoruna gittiyse silmiştir.

ayaklansak mı napsak?

i.imgur.com

sana ne benim derdimden sana neeğ!?!?!?! ;_;

işsizlik + yalnızlık ve bunların sonuçları.

yaz mevsimi
yalnızlık

hatun kişisi...

Gönlüme göre bir iş bulamadım :( Bununla bağlantılı dertler dışında bir derdim yok.

"the iftar that never comes"

dertsizlik.

Dizim agriyo.

İş çok, tembellik de bugün biraz çok gibi.

saysam burdan bagdata yol olur..

şuan işsizlik en büyük sıkıntım adam gibi bir iş bulsam herşey çözülcek.

4 tane ödev var 4'ü de dünyanın en boktan konuları ve almanca, hepsi grup ödevi ama sanırım 1'i hariç kalan 3'ünü ben tek yapıcam sanırım çünkü grup arkadaşım kendine yeni erkek manita yaptı, mesaj atıyorum dünya umrunda değil... tek yaparsam ismini silicem gruptan kaşarın, görsün dünya kaç bucak. sinirlendim yine :d

yalnızım.

ekran kartı ben yavaştan gidiyorum diyor

Benim Toshiba da öyle başlamıştı, yaklaşık bir yıl içinde çizgiler bütün ekranı kapladı. Beni değiştir artık diyor.

ekran kartı değil bence , notebook un kasasından menteşlerin yanından ekrana veri taşıyan kablolar yada flimler de sorun var gibi ekrana arkadan bir iki fiske atın belkim düzelir.

maltepe'de hac malzemeleri satan bir yer var. anneannem ordan bir şeyler aldıysa bir bildiği vardır.

bayrampaşada hac süpermarket var metroyla yanından geçerken görüyodum hep. terazidere durağında inince köprünün orda.

bakayım yarın ama hac malzemesi mi satıyor buralar?

ben bunun için clean master kullanıyorum

Masaüstü ise, kasanın on panelindeki ses kartını devre dışı bırakın. Düzelir.

Bilgisayarin üretici sitesine gir ve support/destek bölümünden modeli belirterek (notebook sanırım) ses driverini indir. önceki driveri sil. indirdiğini kur.yeniden baslat.

cızırtı varsa driverla alakalı değildır o iş.

-laptop hocam

- ok onu deneyeyim

-ama realtek i silip tekrar kurunca cızırtı düzeliyor.

Normal dozlarda en sık yan etkileri anksiyete, çarpıntı, uykusuzluk yapabilir. Uzun süre kullanılıp birden kesilirse uykusuzluk ve yoksunluk sendromu gibi bazı belirtiler yapabilir.

Yüksek dozlarda nörotoksiktir.

Normalde zindelik ve öfori amaçlı kullanılsa da kimisinde normal dozlarda tam tersi etki de yapabilir.

İştah azalması, kilo kaybı en masum etkileri.

dehb için kullanıyorum doktor bunu yazdı.. yüksek dozda alacağımdan değil meraktan sordum sadece :)

doktor yazdıysa kullanın tabi bazıları sınavlara daha iyi çalışabilmek için kafasına göre kullanıyor o yüzden dedim. Yüksek dozdan kasıt bir kutu ilacı içenler filan, doktor kontrolünde olanlar değil.

Zaten kırmızı reçeteye tabii imiş.

kaç tane içtin değil, aşırı doz almak gibi bi niyetim yok sadece normal hali böyle bi etki yapan ilacın doz aşımı ne yapar merak ettim :)

fantazi ama olsun: (bkz: scott pilgrim vs. the world)

1964 yapımı empire

jim carrey aman tanrım izle

groundhog day
midnight in paris

safety not guaranteed, zaman yolculuğu ile ilgili tam komedi denemez ama tatlı bir feel good movie

ben anahtarla çiziyordum bi ara, özellikle tam karşıya geçmek tek yol olan bi yerde önümde duran araba, minibüs felan görmeyeyim hemen sevgilimin adını kazıyıp uzaklaşıyorum. ne bok yiyosa yesin, genelde evimin çevresinde olduğu için atarlanan dangalakları da bi güzel pataklıyorum. insanlıktan nasibini almayana başka iyilik yapmanın anlamı yok.

oğlum az bile takılıyoruz bence. yaşanmayacak nefes alınmayacak bir yer burası. elbet güzel yerleri var, elbet güzel insanlar var ama o kadar az ki denk gelmiyor.

dün araç kullanıyorum, ufaktan virajlı yol, geliş - gidiş. karşıdan öyle bir geliyor ki afedersin amkodumun çocuğu, resmen canıma kast etti. ara sokak ve virajlı yolun ortasından 80km/h ile geliyor. hemen frenledik karşılıklı, ben 20 ile falan seyrediyordum, çünkü karşıma bi o.ç çıkabileceğinin bilincinde olduğum anlardandı. dalgın ve yorgun değilsem hep bir şeyler çıkabilir, bir şeyler olabilir kafasındayım genelde.

sonra yan yana gelince elini kaldırdı, sanki suçlu benmişim gibi. öyle araba mı kullanılır a.kodumun oğlu dediğim gibi bastı gitti. hayır çarpsa bana gittim ya, gg'yim resmen.

böyle insanların kimseye zarar vermeden duvara falan vurarak farkındalık kazanmaları lazım. hem suçlu hem güçlü insanlar gördükçe yaşadığım yerden de, insanlardan da ayrı tiksiniyorum.

Ben almanyada yasiyorum, daha gecen hafta nezih bir yerden turklerin yogunlukta oldugu bir mahalleye tasindim. Bisikletle okula giderken kullandigim yolun mesafesi ve yapisi digeriyle birebir ayni. Trafik isigi falan ikisinde de yok. Ama digerinde 5 dakikads okuldayken burda 10 dakikadan fazla suruyor cogu zaman. Cunku bisiklet yolu turkler tarafindan direkt yok sayiliyor.

Bir de gecenlerde bisiklet yolunda kirmizi isikta beklerken onumde, bisiklet yolunda duran yayalara dilililili zil caldim. "Yuruyoz ya iste 2 saniye beklesen patlar misin" dedi bana amca.

Takilmamak mumkun degil. Isin kotusu bu sadece bir trafik sorunu degil, her alanda olan bir kultursuzluk sorunu.

@1zenciolmasamda
neresi acaba o güzel yerler? ya da güzel insanlar? ben daha hiç denk gelmedim.

nerede eski şoförler?
cevap, şoförlerde jenerasyon değiştikçe acelecilik, tahammülsüzlük, artıyor, hoşgörü azalıyor. sonrada böyle oluyor.

Hem bu konuda denetimlerin ve cezalarin caydirici olmamasi, hem de insanin icindeki kendi disiplin dürtüsü az oldugundan diye dusunuyorum.

Bence de insanlarin medeniyetsizligi vs asiri sinir bozucu, abime bile sinir oluyorum, mal gibi araba kullaniyor pis cahil, binmiyorum onun kullandigi arabaya mesela.

Bu magandalıktan ben de tiksindim artık. Sadece yaya-sürücü meselesi de değil bu, bakkalda, iş yerinde, lokantada, hastanede filan da aynı magandalık başka şekillerde karşına çıkıyor.

Milletçe genel olarak öküz ve karşımızdakine tahammülsüzüz bu bir gerçek. Araç kullanırken ayrı, yaya olarak yolda yürürken ayrı, bisiklet kullanırken apayrı sinir yaşıyorum. Sürücü yaya fark etmez, herkes önceliği kendisinde görüyor. Geçen bir sokağa girdim arabayla arkamda da en az 10 tane araç var ve yol tek şerit. Sokak da tek yön. Neyse sokağın diğer ucundan teyzenin biri yardıra yardıra geldi, bana da el kol yaptı "Geri git" anlamında. Ters yönde olduğunu söylesem de "Bana ne ben böyle gidicem" dedi, ellerini kavuşturdu bekledi öyle. Arkada bir sürü insan bekliyor filan. Yemin ederim arabadan inip bir tane ağzına vurasım geldi en sonunda.

Yayalar desen onlar da sütten çıkmış ak kaşık değil. Kendisine kırmızı yandığı halde yola atlayanlar, korna çalınca el kol yapıp küfredenler... Özellikle Mecidiyeköy'de sabahları yolda yürüyen yayalar yüzünden Walking Dead atmosferi ile işe gidiyorum her gün. Bisiklet sürersin, bisiklet yolunun yarısında mangallar sıralanmış, bisikletle geçtin diye sen suçlu olacaksın neredeyse... Herkes kendini dünyanın en önemli insanı olarak görüyor, önce o geçecek geri kalan böcekler beklesin, tüm öncelikler kendilerinde kafasındalar, temel sıkıntı bu.

@hzne bilmiyorum abi işte. öyle de demesem çok karamsar olacaktım, ki bence de yok.

@etna olayın eski şoförlerle alakası tabi var ama bi de artık her önüne gelenin kredi çekip araba alabilmesiyle alakalı bi durum bu. araba lükstü eskiden, epey lükstü yani. şimdi herkesin altında kıyak kıyak arabalar. dolayısıyla para kazanmayı, harcamayı bilmeyen, görgüsüz, eğitimsiz tipler aramızda

www.whatsapp.com

@masa penisi

link'te anlatılan yerde yok ki öyle bir şey.

Whatsapp'ı açtıktan sonra aktif sohbetlerin sonunda arşivlenmiş sohbetler olmalı.

şimdi buldum.
ama bende en altta değil en üstte var o.

kendim denedim şimdi arşive atınca aşağıdaki okla gösterilen yer çıkıyor tıklayınca arşiv orda gözüküyor bende
i.imgur.com

pomeranian cinsi köpek şekilli traştan sonra boo adlı köpeğe dönüşüyor, doğal hali öyle değil, bir de artık hayvanları birer eşya birer mal gibi alıp satmasak ya da bu ticaretin bir parçası olmasak ne güzel olur

boo değil o traşlı pomerian arkadaşın dediği gibi..

www.sahibinden.com

şuraya bakın, mağazalara değil.

şu an türkiye de tek bir meslek var ki tüm mezunları devlet tarafından istihdam ediliyor, tabi ki TIP.
bir de asker ve polis okulları var elbet,
bir de pilotluk bölümleri açıldı özel okullarda onlar da darphanedir..

Tıp. Nokta.

Dis hekimligi

bölüm veya üniversite iş buldurmaz, öğrenci bulur.

tescillimarka+1

Yukardakilere ilave: Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

arkadaşım kafalara gel.Napıcan eniyisi oysa onumu okuyucaksın? Git neyi seviyorsan onu yap eğer zaten iyi yaparsan başarılı olursun. (aptal olmadığın sürece)

Ne gibi mesela ornek verirsen ysadigin bir olayi mesela bu tarz daha acik olur

şimdi ben bi insanı rahatsız ettiğimi biliyorum, mesaj atmıyım takılsın kafasına göre diye yol vereyim diyorum, sonra lan ne olcak rahatsız oluyorsa diyip mesaj atıyorum yine.

benzer bi durum bi insanla ilişiğimi kesmek istiyorum, ama ne hikmsetse bunu başaramıyorum. yapmam gerektiğini biliyorum ama sanki birisi beni tekrar o kişiyle diyaloğa sokuyor, ve ben bu diyaloğa girdiğim zaman müthiş rahatsız oluyorum buna rağmen gerçekleşiyor.

şimdi yaz okulunda üstten ders alıyorum, alttan ders alan birisine yardım etmek için grup ödevine dahil ettim, lakin kendisinin dünya umrunda değil. yapmam gerekeni yaptım uyardım, gel yardım et diye. ismini gruptan silmem gerekiyor ama yapamıcam sanırım. içerden gelen ses yapma lan sana ne zararı var diyor, ama ben kendim olarak müthiş enayi hissediyorum ve yapmak istiyorum bunu.

Ikilemleri herkes yasiyor. Ama bir yolu secip arkaya bakmaman lazim mesela en son yazdigim arkadasi cikarman gerekiyor evet bu onun sucu ama neyse sen bir yandan zarari yok diyorsan bir daha konus daha ciddi soyle vs yine devam ederse cikar mesela o o zaman onun kendi tercihi. Diger konularda da mantigini dinle gorusmek istemedigin adamla gorusme vakit gecince hissin kayboluyor bence sonra tekrar gorusunce hissetmwye basliyorsun gorusmeme sebebine hak veriyorsun. Sebeplerine mantigina sadik kal bence duygulara gore hareket yaniltici. He soylemesi kolay hangimiz yapabiliyoruz?

aynen söylemesi kolay da, mantığım yapma dediği şeyi ben yapıyorum sorun orda zaten. mantıklı olanı yapmamı engelleyen bişeyler oluyor sürekli.

geri dönüşüm.

üniversite kütüphanesine verin, gerçekten kitap yok çoğunda..

facebookta freecycle diye bi grup var oraya koyabilirsin

Kitaplar ne. Bana ver.

yaz sonuna kadar yatar

kredi eylül dahil yatıyor, ekim kasım aralık yatmaz.

marmara üniversitesinin almanca kursuna gitmek daha iyi..

ben gsünün fransızca ileri seviye kursuna gitmiştim. çok da memnun kalmıştım.

@masa penisi

Vakitleri uymuyor ya, uysa onu da değerlendirebilirdim.

@martini girl

Teşekkürler.

Ahan da yer burasi:akcayhafriyat.com.tr

Etrafi komple sanayi bolgesi, tam onu de sikisik trafikten gecilmeyen, egzoz dumaniyla dolu bir cadde. O muhitteki faal olmayan sanayi yerlerinde evsizler, kacak calisan hindistanlilar, Pakistanlılar filan kaliyor. akp de bolgede, son secimden ℅50 oyla cikmis.

o iş öyle değil işte benim tanıdığım 3 usta var..üçü de birbirinden kaliteli böyle makineyi tesisatı göster hiçbirşey sormadan aynısını yaparlar sana..bunlar zamanında para kazanıp hepsi kendi kendine apartman yapmaya karar veriyorlar..3 sene inşaat 5 sene dairelerin satılması..adamların elinde 8 yıl sonra ne kalıyor biliyor musun? 3000tl-5000tl arası.. adamlar en kaliteli malzemeyi de kullanmadık bilerek diyor..herşeyi orta karar yaptık birşey kalmadı elimizde diyor..yani se malzemeden işçilikten sigortadan vs ne kadar kısabilirsen o eline kar kalıyor..ee bi düşün bakalım sen onları yapabilecek misin? doğunun bilmem ne köyünden 30 tane adamı kamyonla getirebilecek misin?

Bu da binanin google map deki yeri:

Muratpaşa

goo.gl

bunlar yapabilişle alakalı en basitinden adamlar kooperatife giriyor iki üç daire için. sonra bittiğinde onları satıp para kazanıyor.

1 milyon TL'lik ev alan beyaz yakalı nasıl bir maaş alıyor la. bir yerde yanlış var.

burayı biliyom la bizim eve yakın, gop bereç yol ayrımında. sanayi bölgesiydi yıktılar şimdi konut dikiyolar. ben ordan siksen ev almam la hergün adam bıçaklıyorlar orda amk. o bölgede dershaneye gidiyodum uzun zaman önce evden çıkarken cebimde kesici alet felan oluyodu hep. nası satıyolar acaba ordaki evleri ya

Baska yanit verecek olan var mi?

Ben e-bay'den almıştım iki tane. heisenberg ve los pollos hermanos temalı. Markası gildan idi yanlış hatırlamıyorsam. ne kadar işine yarar bilmiyorum. ama kaliteli tişörtler. dikiş, kesim falan gayet iyi...

aliexpress.com dan aldım oldukça kaliteliydi ama acayip kalın kumaşı vardı.

mekdanılsta ayın elemanı seçildim.

sigarayı bıraktım

paralel evren tarzı, hayatı baştan alsam oluşacak 1000 ihtimalden en iyi 10 tanesinden biriyimdir muhtemelen. emin olamadım ama bak şimdi düşününce. beni geçen bayağı ben de vardır aslında.

mülakatta bu cevabı vermem tabi, işe almaktan vazgeçip akıl hastanesine sevk ederler.

hangar 18'in sololarının yüzde 80'ini çalabiliyordum 20'li yaşlarımın başlarında.

bir de morrissey'e dokundum.

sordulardı bana da yüksek lisans demiştim, bilime/insanlığa katkı yaptım falan diye gazladım, benden başka kimse (tez danışmanım dahil) okumadı muhtemelen tezi ya neyse :)

Şu ara ki en büyük başarım bağımsız denetçi belgesi almaya hak kazanmış olmam. Anlık bişey ama mesaj bugün geldi mutlu etti soruyu görünce direkt bu aklıma geldi. :)

yedinci sınıfta, ilçe çapında doğalgaz konulu kompozisyon yarışmasında ikinci olmuştum. belediye başkanı falan tebrik etmişti, fotoğraf makinası almıştım ödül olarak. şimdinin fiyatıyla 100 lira falan ediyodu. bi de ilkokulda deneme sınavında okul üçüncüsü olmuştum, aslında çok da büyük başarı değilmiş ama o zaman herkes gaza gelmişti. tebrikler, hediyeler gırla.

bi de şu anki işimi başarı sayabilirim sanırım. patronla 16 yaşındayken görüşmüştüm, firma 18 yaşından küçük çalıştırmadığı için yatmıştı iş. adam iki sene beni bekledi, doğumgünümden 10-12 gün önce mail attı "seninle çalışmak istiyoruz" diye. "istenen adam" oldum, bi nevi wonderkid efendime söyleyeyim hot prospect.

bunları saymazsak tek başarım hayatta kalmak. bunları mülakatta söylemem tabii. mülakatta sorarlarsa cevabım yok :p

aman aman bir başarı görmüyorum ben hayatımda, 22 yaşında mezun olup işe başlamak, evlenmek, ev almak, araba almak bunlar hayatın akışında matah şeyler durumun imkanın varsa yaparsın elde edersin.

psikolojik sorunum hiç olmadı. kafamı koyduğum gibi uyudum her zaman. bir kere bile başım ağrımadı.

gerisi hikaye..

arabayı iyi kullanmak.

doğmuşum.

Annemin çizmeme yardım ettiği resimle okulda birinci olmuştum, 6. sınıftaydım.

Çevremdeki insanlara rağmen duruşumu bozmadım. Kendi doğrularımı savundum. En güzel eş ve çocuğa sahip oldum

Aşağıdaki sözleri gerçekten bir işe alım görüşmesi sırasında bana yöneltilen en büyük başarınız nedir sorusuna yanıt olarak vermiştim.

+ Bu soruyu yanıtlamam durumunda kendi hayatımı limitliyor ve şimdiye kadarki bileşenlerle ulaştığım nokta hakkında önyargılı bir bakışın altına kendi rızamla girmiş oluyorum.
Benim için diplomalar, ünvanlar ya da para kazanmanın başarı sayılmadığını ve başarımı ölçümleme yetkisini kimseye vermediğimi, yalnızca başvurduğum işle ilgili uygun niteliklere sahip olduğumun değerlendirmesini mümkün kılan sorulara yanıt vereceğimi belirtirim.

- Yani, en büyük başarım diye bir başarınız yok öyle mi?
+ Görüşme bitmiştir. Özgeçmişimi arşivinizde tutmamanızı rica edeceğim. İyi günler.

Kapıdan çıktım. Koridorda peşimden geldi. Topuklu ayakkabı yüzünden benden uzundu. Biz sizinle çalışmak isteriz dedi. Ben de ben istemem dedim.
Neden diye sordu. Çünkü dedim, çünkü bu sadece bir iş görüşmesi ve iş tanımıyla hiç ilgisi olmayan bir sorgulamaya giriyor bu şekilde sınırlarımı algılamaya çalışıyorsunuz, ben de bundan hoşlanmıyorum. Sizin yöntemleriniz, inançlarınız, hayatınız nasıldır bilmiyorum ama benim hayatımla kesişmiyor.

Çalışmadım onlarla. Bu bir başarı oldu benim için.

ben olsam ev, araba vb. maddi bir başarıdan ziyade kendini gerçekleştirmeye yönelik bir örnek verirdim. örneğin 20 yaşında interrail için çalışıp, para biriktirip, 1 ay avrupayı dolaşmak bana göre daha kıymetlidir.

fırınlamış olursun

Kisin iyi yazin kotu olmustu bende

eski kasalarda işe yarıyor ama güncel kasalarda adamlar mühendislik yapıp hava döngüsü vs hesaplıyor her bi fanın pervane kıvrımı bile ona göre ayarlanıyor. yani iyi teknolojik bi kasaysa açma ama eski ya da ucuz bişeyse aç.

Çok eski kasalarda işe yarama ihtimali var. Ama yeni kasalarda intihar resmen.

Ayrıca kapak açık olduğunda çok fazla toz olur.

malesef öyle düşüreyim diye düşürme yöntemleri yok, mecbur o teknik şeyleri okumanız lazım.

Rootlamadan vs dusuremezsiniz malesef.

türkiyede pal sistem kullanılıyor arada bi fark yok, birinde 2. kol verildiği için fiyat fazla o kadar. ikiside pal sistem dir büyük ihtimalle.

2.si paket yapmış, oyun seçince daha ucuz olduğuna göre tamamen koldan kaynaklı fiyat farkı.

kimse hiçbir şeye tabi ki mecbur değil. ama sokakta yaşayan kedi köpeğin içler acısı durumunu normalleştirmeye, "sokak onların doğal ortamı" düşüncesine ve bunların uzantısı olarak yardım edilmesini tuhaf bulup yadırgayanlara karşıyım. kimse bir şey yapmak zorunda değil ama insanlar kendi yaptıklarının sonucu olan şeylerin farkında ve bilincinde olmak zorunda, hem doğa hem de kendi dışındaki canlılar konusunda.

sevmek zorunda değilsin, yeter ki kötülük yapma.

ben de bazen yardım ediyor ve seviyorum ancak şunu da anlayabilmiş değilim...neden sokakta hayvan var....buradan şimdi cevaplar gelir...işte bakmıyosunuz atıyosunuz felan...ancak bu durum insanın olduğu her yerde olabilir değil mi? hollanda'da sokak hayvanı gibi kavram yokken neden bizde var...bence hayvanları sevenler ve sevmeyenler birleşsin bütün sokak hayvanları için bir şey kurulsun her 2 tarafta mutlu olsun...çok garip gelmiyor mu size...insan büyüklüğünde köpekler geziyor sokaklarda...

genel bir cevap vermek gerekir ise hiç bir şey yapmamak bir seçenektir ve asla yargılanamaz...

1'le 2 arasında gidip geliyorum ben de. ama daha çok 2, ağır basan taraf.

son dönemin en büyük trendi hayvanatapar olmak. böyle arkadaşlarımın çoğunu facebook'tan da engellemiş durumdayım. bunun dönemsel bir trend olduğunu düşünüyorum. cani falan değilim, 10 yıl kedi bakmış bir adam olarak söylüyorum bunu.

ebonni eth atc +1
Ayrıca bu durum tamamen insanın içinde bitiyor. Hayvanları seviyor, yardım ediyorum çünkü böyle mutluyum. 2.durumda olanlara karışamam, 3.durumda olanın karşısındayım her daim.

Hatchiko'yu izlemeyi yeni bitirmişken bu duyuruyla karşılaşmak...

Sevgi de şefkat de insanın içnden gelir, zorunluluktan yapılmaz. Zarar verme, kötülük yapma durumu da öyle, o da içinden gelir, kimseye zorla kötülük yaptıramazsın. Hiçbir şey yapmama, umursamama da öyle, o da insanın içinden gelir. Bunun başka canlılara değer vermemekle, kendine çıkar sağlayandan başkasını sevmemekle ilgili olduğunu düşünüyorum.

Gözünün önünde çöpten yemek arayan kedileri doyurmak, gözleri üzgün bakan köpekleri sevmek içinden gelmiyorsa zaten gelmez. "Mantıklı, bilimsel, felsefi açıklamalar"la olacak iş değil bu. İlla ki bir açıklama istiyorsan da "çevrene duyarlı ve faydalı olmak"la başlayabilirsin. Felsefenin temeli sorgulamak. O hayvan neden orada aç, ben neden onu doyurabilecekken doyurmuyorum diye sorgulayabilirsin.

Bir de şu 3. durumun karşısında olduğunu özellikle belirtenler de ilginç. Bir de karşısında olmayın bari... Nasıl insanlarsınız anlamıyorum.

dünyada yaşadığı habitata saygısı olmayan tek canlı insandır. şu an tabiri caizse yaşadığımız yerin içine sıçıyoruz.
kendimiz çok kötü bir sona doğru gidiyoruz, hayvanları da beraberimizde götürüyoruz.
ben sokakta gördüğüm bütün hayvanlara yardım etmeye çalışıyorum, yemek veriyorum, su veriyorum, yaralı varsa veterinere götürüyorum. iyilik olsun diye değil, acıdığım için değil, onlara olan saygımdan dolayı.
insanlar o kadar kibirli ki, bütün doğanın kendileri için yaratıldığını düşünüyorlar, hatta uzayın bile:) oysaki doğa bir denge halinde her şeyden güçlü, biz sadece doğanın ufacık bir parçasıyız. hatta parça olmaktan da çıktık, şu an dünyanın virüsleriyiz.
bu yüzden dünyadaki hayvanların çektiği eziyetlerden kendi türümü sorumlu tutuyorum. kedi, köpek değil, bütün hayvanları koruyup kollamalıyız, onlara en azından bu kadar saygıyı borçluyuz diye düşünüyorum.

(bkz: wu wei)
2. seçenek her zmn her koşulda mantıklı bir karardir.

ayrica hayvanseverler bu hayvanları evlerine alip kisirlastiran degil mi? hormonlu mamalar verenler degil mi? iyilik yaptiklarini düsünüyorlar ama hayvanın dogalarını bozanlar bunlar aslında. avlanan hayvan mama bekler oluyor.

insan olmak bu hayvanları sevmeyi gerektirir mi:Aslında net cevabı hayır.Senin vicdanına kalmış.

hiçbir şey yapmamak: sokakta gördüğünüz kedilerin hepsi aman da aman hanimiş tarzında değil. sokakta yaşayan canlıların büyük çoğunluğu ya insanlar ya da diğer hayvanlar tarafından şiddete uğruyor. bu olmasa bile sağlık koşulları, açlık, susuzluk, barınma gibi imkanlara sahip olmuyorlar/olamıyorlar. Üstelik bütün bu başına gelenlerin sebebi biziz. Sokaktaki canlıları bir kenara bırakalım aynı şekilde evsiz ve sokakta donarak ölmeyi bekleyen insanlar hakkında vicdanınız biraz olsun sızlıyorsa aynı şeyin kat be kat daha fazlasını bu canlıların da yaşadığını fark edebilmemiz gerekiyor.

sevmek zorunda değilsin. zarar vermemek zorundasın. zor durumda bir hayvanı görüp yardım etmeyecek vicdana sahipsen o da senin bileceğin iş. daha geçen bir hayvanı kör olmaktan kurtardım. şimdi doğurmuş üç tane minik kedisi var torun seviyoruz apartmanın bodrumunda.

@ebonni eth atc ya kusura bakmayın ama gazete felan okuyan insanlarız tabii ki bunu ben gözümle görmedim ama okudum ve basından edindiğim bilgiyi paylaşıyorum...inanıp inanmamak sana kalmış...bunu başka yerde sorgularız...

ya ben kedilerle büyümüş felan bi adamım bugüne kadar beslediğim hayvanın sayısı yoktur...mütevazi olmamak gerekiyomuş demek ki...illa adama muhalefet yaptırcaksınız...

kusura bakmayın ama beslemek zorunda felan değilim...ne münasebet....zarar vermeye tabii ki karşıyım ama allah aşkına bu "aşırı" hayvan sevgisi bi süreden sonra amacını aşıyor ve bir nevi faşizme doğru gidiyor... "ben biliyorum, böyle yaşıyorum ve bu doğruyu herkese empoze etmeliyim" tarzıyla yaklaşarak bi yere varamazsın...ayrıca kalkıp konuyu insanlara yardım etmeye bağlamanda gerçekten çok ilginç...özellikle metropol hayatında gettolara, gecekondu insanlarına bilmem kimlere yardım edebilecekken kaçına yardım ediyosun merak ediyorum..tabii ki yeterince etmiyosun çünkü bu insanların dürüst bilmem ne olduğunu düşünmüyosun...sonra da gayet elitist ve üstten bakan bir tavırla önce insanlara yardım edin sonra hayvanları düşünürüz şeklinde karşındakini ezmeye çalışıyosun...

yo adamım yo buna izin veremem....tekrar ediyorum hayvanlara yardım etmek zorunluluğu kimse için geçerli değildir...yardım etmek tamamen insanın vicdanıyla ilgilidir ki taktir edersin buna da bizler karar veremeyiz...

avrupa ve abd'de sokağa atılan hayvanlar için bir süre bekleniyor. sahiplenilmezse ÖLDÜRÜLÜYOR. işte bu nedenle sokak hayvanı yok! yardım etmeyi iyilik yapmak olarak gören zihniyet yardım etmesin zaten. neden zorundayız kısmına gelirsek hayvanların yaşayabileceği bir alan var mı? insan için hapishaneye eşdeğer barınaklara neden tıkılsın bu hayvancıklar? hiçbir şey yapmamak herkesin işine geliyor zaten. hasta sokak köpeğini kovalamak kolay ama ilçe belediyesi veteriner işlerini çağırıp hayvanın tedavisini yapılmasını istemek zor ve daha medenice olduğu için işine gelmiyor insanların. bugün her derenin, su kaynağının etrafına beton döküp ıslah ettiğini söyleyen yönetimler varken hayvanların yaşayacağı doğal ortamı gösterebilir misiniz? beton yığını arasında kapıya su koymak zorundayız. evde yemeyip çöpe attığınız yemeği çöpün kenarına koymak çok mu zor?

evdeki hayvana hormonlu mama verip kısırlaştırıyor diyip saldıranlar da kendi yarattıkları çok kaznma hırsıyla kirlenmiş dünyada hamburger, döner, dürüm vb. beslenip göbek büyütüp çok kazandığı parayı spor salonuna yıllık premium üyelik yaptırıp ancak gitmeyip çok çalışıp kilo almaya devam edenler. oysa ki biz sokakta zor durumda kalan hayvana başının çaresine bak, bu senin doğan, sana hormonlu mama vermek istemiyorum demeliydik!

Köpekten korkarım, kedileri de sevmem. Evcil hayvan hiç beslemedim ve ömrüm boyunca da beslemeyi düşünmüyorum. Bir hayvanın getireceği sorumluluğu , maddi yükü üstlenmeyi, bokuyla, çişiyle, kokusuyla uğraşmayı istemeiyorum. Sevimliler kesinlikle ama uzaktan uzaktan. İlginçtir, ailem de çok düşkündür hayvanlara ama bana pek sirayet etmemiş bu durum.

Senn seçenkelerden 2.si, hiçbir şey yapmayan kategorisindeyim sanırım. Zorda vs.. bir hayvan görürsem yardım ederim tabii ki ama çıkıp da mahalledeki kediyi köpeği beslemem. Hatta geçenlerde belediyeye şikayet ettim köpekleri. Gece otoparka giremiyorum korkudan, daha aydınlık diye caddeye parkediyorum arabamı.

Kimse hayvanları sevmek, korumak zorunda değil. Zarar vermedikten sonra da kimseyi ilgilendirmez bu durum. Hayvan sevmeyen, insan da sevemez diyen agresif ve itici hayvanseverlere de çok gıcık oluyorum.

Sevgili -sebebini anlayamadığım şekilde agresif- hayvanseverler;
Saydığınız şeyleri ben de biliyorum. Ben sıradan bir birey olarak bina dikmiyorum, yol yapmıyorum, her yeri betonlaştıran partilere de oy vermiyorum.
10bin yol önce kediyi köpeği de ben evcilleştirmedim. Şimdi sorumlu neden ben oluyorum?

Ayrıca bu hayvanlara yaşam alanı bulmak çok da zor değil. Neredeyse her ilçede birer milli park var. Bunlar hayvanlar için doğal yaşam alanı olarak düzenlenebilir. Küçücük barınaklardan bahsetmiyorum. Kilometrekarelik alanlardan bahsediyorum. Buralarda yaşayabilir bu hayvanlar. Neden şehirde yaşamak zorundalar ve ben, (elcolerico olarak) neden bunlara bakmak zorundayım.

Bakın ölsünler gitsinler demiyorum. Devlet baksın diyorum. Neden bana sorumluluk yükleniyor ve ben neden kendi halimde yaşarken birden suçlu konumuna düşüyorum? Çok saçma değil mi?

zorunda değilsin. derdini anlatamayan bir canlının- neden sokaklardalar, bizim payımız nedir, devlet ne yapmalı vs tartışmaları ilk aşamada benim için önemli değil- açlığı susuzluğu sevgiye ihtiyacı vs gibi şeyler seni vicdanen ilgilendirmiyorsa yürür yoluna devam edersin. ben iyilik yaparım, yapmayana karışmam, kötülük yapanın da kendi ailem bile olsa ağzına sıçarım net.

"Yani bu hayvanları kışın soğuktan, yazın sıcaktan koruma sorumluluğu neden insanlara yükleniyor?"

betonlaşma vs sonucu doğal ortamların yok edilmesini gerçekleştiren insanoğlu olduğu için sorumlusunuz, sorumluyuz. zorunlu musunuz, değilsiniz.

şu anda evimizde 5 tane annesine araba çarpan 7 günlük dahi olmayan yavru kediler var, ben severim hayvanları, öyle deli içli dışlı olmam ama şu anda diğer odada kutunun içindeler, hatun besliyor, bana da "al beslesene sen de, çok farklı bir şey" dediği halde yapamadım, çünkü korkuyorum ölecekler diye, incecik ayakları var, gözleri kapalı, yalnız kaldıkları an deli gibi bağırıyorlar, bir şeyden haberleri yok, anne sıcaklığı gitmiş, anne küvezde yaşam savaşı veriyordu en son, sakarya'daki evimde bir köpeğim var, ona bir şey olursa kendime nasıl gelirim bilmiyorum.

2. seçenekteki insanlarla bir sıkıntım yok, bir ağacın altına bir kap su koyabilir ama şu yaz günlerinde, dokunmasın, ama ne bileyim, penceresinde o koyduğu sudan içen bir hayvanı görse bir şey hissetmez mi? iyi hissedebilir, bence deneyebilir.

hangi okula gidiceksen bölüm sekreterliğine gidip ders içeriklerini almak istiyorum diceksin o da sana yazıcıdan çıkarıp verecek. niyetini de söylersen daha uygun bi evrak verir. evrağın üzerinde hangi ders kaç kredi akts kaç, detaylı liste verdiyse altta hangi derste hangi konular anlatılıyor felan da oluyor.

okulun sitesinde de oluyor bazen kontrol et, yada sekreterliği arıcan fax çekcek

Okulun sitesinde Bologna Bilgi Sistemi vardır muhtemelen, bir bak istersen, orada içerikler bulunur.

ben slip giyiyorum tesisat büyük olduğundan boxer giyince kendine tünel kazıyor.

trunk giyiyoruz ikisinin arası

boxer giyen biri olarak slipin daha rahat olduğunu söyleyebilirim. yakın zamanda slipe geçmeyi düşünüyorum :)

Bence slip

kışın baksır giyyom. yazın slip. çünkü yazın bol şort giyince benim eleman önden önden gidiyor. slip daha derli toplu gösteriyo en azından. ama kışın pantolonla filan o kadar dikkat çekmiyo. hatta paçalı büyük don giyyom bildiğin. çok rahat oluyor.

Slip biraz "Cinsel hayatım yok" çamaşırı gibi bir şey. En fazla çocuklar için uygun olabilir.

cinsel hayatla ne alaka ya? babalarınız boxer mı giyiyor sanki? sevgilimde herhalde en son dikkat edeceğim şey donudur. böyle ağı yırtık önü sarı falan olmadıkça sorun yok. böyle olmasın yeter.images.bizde.com

Stretch boxer mı ne diyorlar, en rahatı o.

türkiye sineması, çılgın dershane, hababam sınıfı, arka sıradakiler gibi 40 yaşındaki adamın liseli rolü oynadığı yapımlarla dolduğu için artık coğrafya tarih bilsinler demiş yök.

çünkü çoğu "iletişim fakültesi" içinde ve ilk sınıflarda iletişim dersleri görüyorsun. Aslında amaç iletişimciler yetiştirmek. Özel üniversitelerde güzel sinematografi, senaryo, ses, kurgu vs dersleri alabiliyorsun ama devlette duyduğum kadarıyla rezillik. Bi Mimar Sinan bir de galiba birkaç yerde daha "güzel sanatlar" fakültesi içinde sinema bölümü var. Ha onlar da yetenek sınavı yapamıyor galiba emin değilim.

edit: sinema için genel kültür gerekir yorumuna da +1 ama öss(şimdi adı her ne boksa) genel kültür de ölçmüyor ki :D

edit2: bu arada özel yetenek sınavı olması için her şeyin bölümlere de ayrılması gerekir ki.. "sinema"dan özel yetenek sınavına nasıl girebilirsin? kimisi film studies'de uzmanlaşmak ister, kimisi ses tasarımında uzmanlaşmak ister o kişiye sesle ilgili sınav yapman lazım, görüntü yönetmeni olmak isteyene ona yönelik, senarist olmak isteyene ona yönelik sınav/mülakat yapman lazım aslında. Böyle yerler var ama üniversite değiller, "film okulu" olarak geçen amerikadaki ingilteredeki yerler.

dokuz eylül 1-2 yıl önceye kadar özel yetenekle alıyordu. sonra yenı yasa falan çıktı ama yoğun itirazlar geldi.
şu anda ne durumda bi öğren istersen.

www.gcstar.org

başka bakcaksanız
alternativeto.net

Griiex gibi birşeydi.

www.wildearth.tv

ben olsam fransızca okurum

ben olsam fransizca okurdum ama bu ülkede arap seviciler çok olduğu için arapça okursanız işsiz kalmazsınız.

arap seviciler çok olduğu için arapça öğrenme ihtiyacı duyarsanız elinizin altında bir sürü yöntem olur..

fransızca

arapça
ayrıca enfazlakirkkarakter +1
koskoca arap kültür ve edebiyatını "ülkedeki arap seviciler"e indirgeyenlere bakma, hobi değil meslek öğreniyorsun. arapçaya hakim bir insan kolay kolay işsiz kalmaz. arapça mısır, ırak, suriye, birleşik arap emirlikleri, cezayir, fas, tunus.... vesaireye hitap ederken fransızca sadece fransaya hitap ediyor :)

arap ülkelerinde türkiye olarak baya iş yapıyoruz. arapça öğrenmek işinize yarayabilir.

herhangi bi eczane görüyor

Herhangi bir eczane sadece aldiginiz ilaci gorur. Recetede ne yazildigini goremez. Fito kremle tiremix esdeger degil farkli ilaclar ama.

ben bu durumları engellemek için eczaneden reçetenin çıktısını istiyorum. muadil veremiyorlar. kaç kez alttan alta muadil ilaç kakalamaya çalıştılar sonunda çaresini böyle buldum.
aslında söylemesi gerekiyor ama söylemeden muadili kakalıyorlar.

Hadi ya ,o eczaneyi arayip sorsam olur mu ki? Bilgi verebilirler mi? Cok ayar oldum ya, ya ben yanlis duydum ya da yanlis tedavi oluyorum su an.

Barcelona'nın transfer yasağı var bu sezon için.

ardanın cezası yok barcelonanın var

ardanın yok barcelonaya transfer yapmama cezası verilmişti o ceza 6 ay sonra sona eriyor

pardon ya ben arda'nındır diye düşündüm, barça'nın yasağı neden var peki?

buldum
eksisozluk.com

vidyoya çek? ben de derdimi anlatamdım bi kere vidyoya çekip göstermiştim
www.youtube.com

Eger aldiginiz monitorde 0 olu piksel garantisi yoksa ispatlasaniz dahi destek alamayabilirsiniz. Belirli bir adete kadar olan olu pikseller uretim hatasi kabul edilmiyor diye biliyorum. Medikal, endustriyel ekranlar haric

orjinal olmayan şarj aleti değil iphone hiç bi telefonda güvenli değil. orjinalin kopmaması için önlemler alabilrsiniz. çakma şarj aletleriyle telefonun çok ısınması sonrası sakatlıklar çıkması ihtimali var. ben lg nin telefonunu kullanıyorum 3 liraya aldığım kablo ile telefon deli gibi ısınıyor. gittim orjinal aldım mecbur.
şuraya bi bakın..
www.apartmenttherapy.com

şarj aleti ve kablo orijinal olsun. ama başka marka da olabilir. örneğin asus lg şarj aleti kullanabilirsiniz çok yüksek amperli olmamak kaydıyla

low level format diye bişey var onu deneyin format atılmayan harddiske.

mevlüt anfisine gitar bağlayıp ilahi mi çalıcan başkan. bu büyük ihtimalle hacı hocanın duası gür çıksın diye koyulmuştur normal anfi olarak kullanılcağını zannetmem.

@masa penisi dedim belki bir işe yarar hımm başka birşey yapamaz mıyız peki ?

eskiciye sat sigara parası çıkar

Hoparlörlerin varsa onları da bağlayıp karaoke gecesi yapabilirsin.

@hadi peki o hoparlörleri nereye bağlayacağım ? arkada adaptör girişi var ama nasıl oluyor o ?

Arkada 4 ohm ve 8 ohm yazanlar anfinin çıkışları. Elindeki hoparlör 4 veya 8'dir. Ona göre olan çıkışa bağlayacaksın.

Bunu hurdacıya sat gitsin. Süper adi bir cihaz.
Aletin adı "amplifikatör". Kısaca ampli deniyor. Senin demek istediğin şey ise amfi, onu da yanlış yazmışsın anfi demişsin. Neyse işte bu alet amplidir. Amfi bambaşka bir anlama geliyor.

@alperz açıksası pek bi bilgim yok bu konuda, sağolasın

Anlayisin icin tesekkur ederim. Bilmemek ayip degil sonucta. Helal.

al başka birine göster kesinlikle.

eyvallh, öyle yapayım. tartıştık diye zarar vermesin yeter ki.

ama şu şikayet işini nasıl yapmam gerekiyor asıl mesele o. tanıdık maliyeci olsaydı iyi olurdu aslında.

tartıştınız diye zarar verme ihtimali var, onlar aşağı yukarı neyin bozulacağını bilirler. size öyle teslim ederler alırsınız iyi hoş kullanırsınız ilerde elinizde kalır ve bu adamların buna sebep olduğunu da bilemezsiniz..

pes 2013, tarihin en kötü oyunuydu. yeni yeni toparlıyorlar ama o bile çok zaman alıyor.

Pes 2013 oynuyorum hala. Ps4te pes 2015 çok güzel görünüyor ama fırsatım olmadı bir türlü.
Pes başka bir olay, kim ne derse desin vazgeçemiyoruz.

son 4-5 yıldır fifa. pes malesef çocuk oyunu oldu iyice. inşallah toparlarlar.

pes yada fifa farketmez oynar geçerim diyordum.

pes'te rakibimin defans oyuncusu, benim attığım ara pasını geri geri koşarak kesince (x tuşuna basılı tutarsan pres yapar hesabı) pesi bıraktım. fifa için momentum çıldırtır ama yine de fifa

tabi ki fifa.

pes = arcade oyunu
fifa = simulasyon oyunu

ikisi de farklı tarzda oyunlar, ikisi de futbol oyunu diye tartışmak gereksiz. gerçekcilik seven adam fifa oynar simulasyon oyunlarının amacı budur zaten, pes eğlenmek isteyen vaktini oyunu oynayarak geçirmek isteyenlerin oyunudur fifada da eğlenilir oyunların amacı budur zaten ama arada ince bir anlam çizgisi var, fizik kuralları simulasyon oyunlarına göre daha hafiftir. top vurulduğunda hedefe gider dışardaki etkenlerden etkilenmez.

biz fifa oynuyoruz, daha eğlenceli.

FIFA döver. Net.

fifa daha zor öğrenilen ama öğrenildiğinde daha fazla zevk veren bir oyun. öğrenene kadar pek keyif vermez.


pes ise daha kolay öğreniliyor. bu yüzden çok daha kolay zevk almaya başlıyorsun ama zevk eşiği fifaya göre daha aşağıda.

bu yüzden fifa ps cafelerde pek tercih edilmez. oyunu zaten az oynamış oyuncu daha kolay keyif alabileceği ürüne yöneliyor.


bu dediklerim 2-3 senelik fifa-pes karşılaştırmasıydı bu arada. ondan önceki oyunlarda pes zevk eşiğinde de kalitede de acımaz siker atardı. gerçi pes 2015 fena değil gibi du bakalım.


2015 versiyonlarını kıyaslıyorsan fifa yani bence.

eğer antrenmandaki görevleri tamamlayarak ve youtube'dan "fluid formation" olayı nedir öğrenilerek oynanacaksa pes 2015.

taktiksel bir oyun oynamak istiyorsanız, kafanızda düşündüğünüz özel bir stratejiniz var ve bunun olduğu gibi sahaya yansımasını istiyorsanız pes 2015.

paldır küldür maça girmek ve hızlı adamlara koşuyolu pas atıp arcade oynamak istiyorsanız pes 2013.

peslerde gol atma hissiyatı daha gerçekçi bence. fifa'da şutlar bana çok mekanik geliyor. aynı şutu çektiğin zaman aynı sonuç oluyor genellikle çeşitlilik yok. bir de peste 11'e 11 takım oyunu modunda ligimiz var, bir takımda sadece tek bir mevkide oynuyorum ve inanılmaz zevkli, 360 saati devirdim oyunda. takımımızın forveti manual shot olayında ustalaşmış, hiçbir yerde görmediğim goller atıyor. Ben de çok oynadığım halde imkansız yani. Oyunda bu güzel işte, ustalaşılabilecek çok konu var.

pes 2013 candır

2010 dan beri FIFA

maddi durum iyileştikçe durumun fifaya kayması yukardaki arkadaşların da bahsettiği gibi evine oyun alıp oynayan kişilerin olayı daha yakından takip edebilir oluşundan kaynaklanıyor.

PES 2010 yılından önce üstün olduğu için hala bazı arkadaşlar ps kafelerde pes oynar ve fifa da oynanır mı lan diye çemkirirler. Çünkü olayı geç takip ediyorlar/edemiyorlar veya etmek istemiyorlar.

durum bu.

Bence 2000lerden beri Pes, hala Pes.

fifa. pes ne mk pes mi kaldı ;_;

kadın konuştu beyler.

Fifa her zaman daha iyidir.

fifa arcadelikten kurtulumadi bir turlu. o yuzden pes.

son senelerde fifa bayağı öne geçti. winning eleven-iss zamanından beri konami'nin futbol oyunlarını oynarım ama fifa artık aldı sazı eline.

dns nin pingle alakası nedir acaba?

paralı dns mi var?

ama allahim cahillik resmen :) şaka şaka

arkadaşlar dns'in tabiki pingle alakası var eğer abd lok. bir dns alırsaniz 150-200 ms görürsünüz , tr yada avrupa serverli servislerde 50-60 ms görürsünüz ..

www.google.com.tr

bu linkte de alterantif dns'leri görebilirsiniz hani ben referans olmanız açısından belirtmiştim yoksa ayda 15 tl verdikten sonra olayin bir anlamı kalmiyor yoksa godaddy al bitsin de uygun fiyatlı ve stabil , hızlı bir servis ariyordum ...

En son kullandigim comodo ile arada bir bazi sayfalara erisim sıkıntısı yasiyorum deli etti bu açıdan böle radikal bir karar aldim ki public ve google dnsler' de işe yaramiyor tib halleti malesef onları :(

premium dns diye bir şey yok. o verdiğin linktekiler de zannettiğin işe yaramıyor. dns'nin pingle alakası da yok.

vpn senin aradığın şey, dns değil. dns'ye çok anlam yüklemişsin o kadar da bağlantıyı etkileyen bir şey değil.

Dns kesinlikle pingle alakalidir (pratikte)


Kotu bir dns ile online oyun oynayamazsiniz.

dns'nin oyundaki ping ile hiçbir alakası yok. dns dediğin şey host adını sorup ip adresini almaktan ibaret. tüm işlemler o ip adresi ile yapılır ondan sonra dns aradan çekilir bir alakası kalmaz. hele online oyun dediğin şey komple ip adresleri ile işliyor zaten dolayısıyla dns ile zerre alakası olmaz.

Bilgilendirme icin tskler

Online oyun oynuyor musun?

Akilli telefonunuz varsa Google Translate ile kameradan cevirebiliyorsunuz. Ozetle Mantinia bolgesinden, 650 metre yukseklikteki ozel bir toprakta yetisen uzumlerden elde edilmis.

marka gibi olan büyük yazının altında mantinia dan gelme felan yazıyormuş..

650 metre yükseklikteki üzüm bağlarından üretilen üzümle yapılmıştır diye anladım çeviriden ben :D

şaraptır, içiniz diyor.

yaz buraya, bakar insanlar.

buraya koy özelden uğraştırma :)

Yeeaaa utanırım!

koyarsan ben de okurum

@masa penisi holley. baya bir düzeltme yaptı sağ olsun. ^^

Bize göre çok erken nasıl diyebilirim bilemedim. Natürlich für uns, Natürlich nach unserer Meinung, Natürlich als die Türken??

Metnin son hali budur, belki okumak istersiniz belki de bir katkınız olur (lütfen gülmeyin içeriğe ehe)

"Bevor ich hier gekommen bin, haben alle mir gesagt: “Du sollst vorsichtig sein. Du wirst allein in Deutschland sein.” Aber an meinem ersten Tag habe ich verstanden, sie irren sich. Deutsche sind nicht selbstsüchtig. Wenn ich zu Deutschen eine Frage gefragt habe, haben sie mir geholfen. Vielleicht sie sind nicht zutrauclih wie die Türken. Aber es ist mir egal.
Das andere Vorurteil ist das Bier. Manche Leute nachdenken, alle trinken immer das Bier in Deutschland. Eigentlich weiß ich nicht, wie können sie das nachdenken. Aber ja, das ist völlig Vorurteil. In Münster und in Deutschland habe ich mich viele Deutschen kennengelernt und sie trinken kein Bier oder andere alkoholoische Getränke. Dieses Vorurteil ist auch falsch.
Über Bier gibt es noch ein anderes Vorurteil. Bevor ich hier gekommen bin, haben sie mir gesagt “Das Wasser ist teuer als Bier.” Ich glaube, das ist richtig. Das Wasser ist sehr teuer. Aber das Bier ist nicht wie Wasser, es ist normal. Das heißt, Bier ist billig als Wasser.
Das andere Klischee ist über das Leben der Deutschen. Sie wachen sehr früh auf und sie schlafen sehr früh. Natürlich als die Türken. Vielleicht in anderen Ländern ist es normal. Aber für uns ist es sehr andersartig. Ich habe versucht, früh aufzustehen. Leider ist es unmöglich für mich. Ja, dieses Klischee ist richtig und sehr schön.
Ein weiteres Klischee ist “Deutsche Leute sind langsam.” Jetz bin ich zu meinem Haus. Es gibt eine Baustelle gegen dem meinem Haus. Es gab an meinem ersten Tag auch. Ich habe jeden Tag die Baustelle angesehen. Sie sind nicht sehr hektisch. Sie machen alle langsam, aber richtig.
Vielleicht am schwierigestens Klischee ist die Pünklichkeit. Deutschen sind sehr pünktlich. Leider bin ich nicht. Es ist ein großes Problem für mich, weil ich mich überallhin verspäten. Ja, dieses Klischee ist vollig richtig!
In der Türkei gibt es viele Klischee und Vorurteil über andere Landes. Weil wir faul sind. Wir können über etwas nur sprechen. Aber wir können nicht etwas machen. In Münster habe ich versucht, um die Kultur der Deutschen kennenzulernen. Ich glaube, dass ich einbisschen kennengelernt konnte. Jetzt ist die Kultur der Deutsche anders für mich."

Wenn ich zu Deutschen eine Frage gestellt habe, ....
vielleicht sind sie nicht zuraulich ....
Ein anderes Vorurteil ist...
Manche Menschen denken nach, dass alle jeden Tag Bier trinken.
.., warum sie so nachdenken.
... mich mit vielen Deutschen kennengelernt.

benden bu kadar. gerisini de yuzır'a bırakıyorum :)

Natürlich doğal olarak filan demek erken ile bi alakası yok ki, orada acaba tabi ki Türklere göre? mi demek istediniz?

Ahahaha evet ya onu demeye çalışıyorum. Türklere göre tabii ki felam.

En son natürlich nach unserer meinungta karar kıldım. Bu da mı gol değil? :(

@fayfim çok teşekkür ederim. valla hatalarım düzeltildikçe hiii tabii ya aydınlanması yaşıyorum.

ama wie können sie das nachdenkendeki amacım "nasıl böyle saçma düşenebiliyolla" demekti. yine de warum yaptım. ^^

ha gayret alman klişelerini hep birlikte adam etmek üzereyiz!!!

"Bevor ich hierher gekommen bin, haben alle zu mir gesagt: “Du sollst vorsichtig sein. Du wirst in Deutschland allein sein.” Aber an meinem ersten Tag habe ich gemerkt, sie irren sich. Die Deutschen sind nicht selbstsüchtig. Wenn ich ihnen eine Frage gestellt habe, haben sie mir geholfen. Vielleicht sind sie nicht zutraulich wie die Türken. Aber es ist egal.
Ein anderes Vorurteil ist das Bier. Manche Leute denken, dass alle in Deutschland ständig Bier trinken. Eigentlich weiss ich nicht, wie sie das denken können. Aber ja, das ist völliges Vorurteil. In Münster und in Deutschland habe ich viele Deutsche kennengelernt und sie trinken kein Bier oder andere alkoholische Getränke. Dieses Vorurteil ist auch falsch.
Ausser Bier gibt es noch ein anderes Vorurteil. Bevor ich hierher gekommen bin, haben sie mir gesagt “Das Wasser ist teurer als Bier.” Ich glaube, das ist richtig. Das Wasser ist sehr teuer. Aber das Bier ist nicht wie Wasser, es ist normal. Das heisst, Bier ist billiger als Wasser.
Das andere Klischee ist über das Leben der Deutschen. Sie wachen sehr früh auf und sie schlafen sehr früh. Natürlich im Vergleich zu den Türken. Vielleicht ist das in anderen Ländern normal. Aber für uns Türken ist es sehr andersartig. Ich habe versucht, früh aufzustehen. Leider ist es unmöglich für mich. Ja, dieses Klischee ist richtig und sehr schön.
Ein weiteres Klischee ist “Deutsche Leute sind langsam.” Jetzt bin ich in meinem Haus. Es gibt eine Baustelle auf der anderen Strassenseite. Es gab sie auch an meinem ersten Tag hier. Ich habe mir jeden Tag die Baustelle angesehen. Die Bauarbeiter sind nicht sehr hektisch. Sie arbeiten alle langsam, aber richtig.
Vielleicht ist das schwierigste Klischee die Pünklichkeit. Die Deutschen sind sehr pünktlich. Leider bin ich das nicht. Es ist ein großes Problem für mich, weil ich mich überallhin verspäte. Ja, dieses Klischee ist völlig richtig!
In der Türkei gibt es viele Klischees und Vorurteile über andere Länder. Weil wir faul sind. Wir können über etwas nur sprechen. Aber wir können nicht etwas selber machen. In Münster habe ich versucht, die Kultur der Deutschen kennenzulernen. Ich glaube, dass ich sie bis jetzt ein bisschen kennenlernen konnte. Jetzt ist die Kultur der Deutschen anders für mich."

Son cümlede ne demek istedin?

Sie wachen sehr früh auf und sie schlafen sehr früh.

Bunun yerine

Sie stehen morgens sehr früh auf und gehen abends sehr früh ins Bett.

Daha iyi.

Hoca alman kültürü sizin için farklı mı düşünceleriniz burada değişti mi diye sormuş da. Ben de işte artık farklı düşündüğümü belirttim kendimce :/

Mittlerweile denke ich anders über die deutsche Kultur.
Böyle de.

Çok teşekkür ediyorum herkese yardımları için. :)

Keşke not olacağım bir ödev olsaydı bu. Gitmediğim dersin devamsızlığının telafisi için olan bir ödeve bu kadar emek harcamak huyum değildi.

Ich liebe euch. <3

shi aila döktürmüş :)

"html parser" kodları var bir sayfadan belirli alanları çekmek için kullanılır.

elle yapman daha hızlı olur.

bayer var benim arkadaş orda yaptı

(bkz: tisho) isinizi gormez mi? toplu baski vs de aliyorlar bildigim kadariyla,

tishoya baktım da ortaya kare şeklinde basıyorlar benimkisi biraz daha değişik.
i.imgur.com
bunun gibi bütün alanı kullanmam lazım, hatta bunun aynısından bastırıcam :)

İki taraf ön yargısız olduktan sonra dumanla bile halledilir ama ön yargılı konusurlarsa ve egolar bi tarafa bırakılmazsa yüz yüze bile anlaşılmaz bence.

telefonda konuşarak bir ihtimal ama kendi adıma konuşacak olursam, internette halledemiyorum ben artık. eskiden tam bir sanal sexs canavarıydım, herkesle çok iyi diyalog kurabilirdim falan. artık beceremiyorum. eksik geliyor. ses duyma, mimik görme ve gösterme ihtiyacı hissediyorum. yazdığım hiçbir şey gerçek değilmiş gibi görünüyor mesele gönül işi olunca. ha yüz yüze çok daha donuk ve malım, o yüzden gemiyi hala netten yürütmeye gayret ediyorum. genel olarak seninle aynı fikirdeyim, yüz yüze konuşmanın yerini kesinlikle tutmaz.

Benden smsle ayrildilar sen neyin muhabbetini yapiyon

ayrılmak başka mesele

tam tersi. herkes ne yakıyorsa onu ödüyor. yakacağım arkadaş diye inat eden de faturanın %40'ını ödüyor. (apartmana gelen faturanın evet.)
o yüzden termostatik vana nedir nasıl kullanılır bilmeyen aile bireyleriniz varsa aman diyeyim.

su-elektrik sayaci gibi her dairenin ayri bir sayaci var. siz ne kadar kullanirsaniz, sayac o kadar donuyor. ay sonunda ayni elektrik faturasi gibi sayac okunuyor ve fatura cikariliyor.

ben merkezi sistemli binalarin daha iyi isindigini dusuyorum. her ne kadar pay olcerle dairelerin istedikleri gibi acma-kapama sansi olsa da isinmanin birim maliyeti bireysel kombilere gore daha dusuk olur gibime geliyor.

merkezi sistemle çatıda oturan adamla ortada oturan adam aynı parayı mı ödüyor? çatı kolay kolay ısınmaz. ortadaki adam hiç bişey yakmasada evi sıcak olur..

Herkes kendi yaktigi kadarini oduyor, halanne soylemis zaten her dairenin ayri sayaci var. Bizim site de merkezi sistemle isiniyor, ben daha iyi olduğunu dusunuyorum zira kombi acip, kapatma derdin yok. Kombi ayrica elektrik de yakiyor.

eğer yalıtım yapılmış evse ferdi sistem güzel. kış ortasında cam açtığımız dönemler oluyordu eskiden. millet çok ödüyoruz diye diretti ona geçti. zaten zorunlu sistem mi ne sanırım şimdi. itiraz eden bizdik. şimdi bizim 50-60 ödediğimiz ayda en düşük ödeyen 100 küsur ödüyordu. sorun şurada. senin üst ya da alt katındaki kişi "ben evde yokum" ya da "üşümüyorum" diye ısıyı yükseltmeyip, başlangıçta tuttuğu anda bir altı ya da üstündeki üşüyorsa onu da o kat soğuk olduğu için daha fazla açmak zorunda kalıyor.

Pay ölçerli sistemde her bir kalorifer, havlupan vs. üzerinde bir ısı ölçer cihaz bulunuyor. Dönem sonunda bu cihazlardan gelen bilgi okunuyor ve toplam tüketim miktarı hesaplanıyor. Apartmana/bloğa/siteye gelen toplam faturanın %30'u metrekareye göre dairelere bölüştürülüyor. %70'i ise payölçer cihazlardaki tüketime göre paylaştırılyor.

Tek sorun şu oluyor. Kışın 1 ay yoksunuz, yine de faturanın %30'u dairelere bölüştürülüyor. Bir de her ay payölçer okuma parası alınıyor. Biz sadece 15 tl okuma ücreti ödüyoruz. Hiç kullanmazsanız bile min. 40-50 tl filan gelir yani okuma ücretiyle birlikte.

Pay ölçer olması iyi, yaktığın kadar ödersin + biraz da extra gideri olur tabi.
Merkezi sistem'de pay ölçer olmasaydı o kötüydü işte. Milletin yaktığını da öderdin.

bu ısıtmaya su ısıtması da dahil mi beyler

jc yap. gem satarsin. bs bi ise yaramaz. ore sat ah de

ya bence blacksmithing pve yapan kendine yeten adamların mesleği. ore işi bence de daha karlı. bs yerine jc al

Vizyon Tarihi: 24 Nisan 2015 diyor başkan sen 1 hafta değil 4 ay felan yoksun galiba :d

www.sinemalar.com
bi tek anltayada gözüküyor, cdsini felan bulursun belki yapımcı firmaya telefon aç..

Mayısta İstanbul'da vizyondan çıkmıştı.

kamil koçla git varsa, metrodan uzak dur.

2 yıl önce kamil koçla gelmiştik. Fakat bizim seferden mi bilmiyorum ne kadar köy kasaba varsa uğradı. çok uzun sürmüştü yolculuk.

reflü->gastrit->ülser diye level atlıyor, bence hiç riske girme 2 aydır hastanelerde hortum sokuyolar boğazımdan içeri :)

Sürekli asidik sivilarin midenden yukarı doğru fışkırması ile boğazlarda tahribat ve daha kötü bir dünya hastalığa davetiye çıkarırsın. Benim bir tanıdığım baş ağrısından ölecek gibiyken doktora gidip reflüsü olduğunu ve baş ağrılarının nedeninin bu yukarı doğru fırlayan asidik sıvılar olduğunu öğrenmişti mesela.

hahahah siroz mu

doğrusu

reflünün kronikleşmesi-gastrit-atrofik gastrit-ülserasyon-metaplazi-displazi şeklinde olacak. kanserleşme yani

"Gırtlak kanserinin diğer olası nedenleri arasında; fazla miktarda hayvansal yağ içeren beslenme şekli, genetik nedenler ve reflü nedeniyle yemek borusuna çıkan mide asidinin zamanla gırtlağı tahriş etmesi gösteriliyor." diyor şu site: belirtilerinelerdir.com

pardon beyler siroz yok, benim raporlarda siroz miroz yazınca zıpladım hemen :d

ben değil de erkek arkadaşım kulağındaki iltihap yüzünden doktora gidiyordu ameliyat falan bir sürü bir şey çıkarttılar sonra bi profesöre gittik o da sende reflü var şu şu şu ilaçları kullan şu gıdaları bırak demiş. baharatlı şeyler çift soğan karpuz vs yememesi lazımmış. yerse ne olur diye merak ettim ben de. hortum sokmasınlar ya :(

o yemek borusu yanma olayı bende oluyo arada bi 3 5 saniye oluyo geçiyo.

hayvansal yağ derken tam olarak nedir yani? biftek yerken yağlarını ayıklamak gibi mi yoksa sucuk falan gibi mi?

hayır o cümlede hayvansal yağ gırtlak kanserini tetikler diyor ama reflü de tetikler diyor. ha hayvansal yağlar reflüye de hiç iyi gelmez ama cidden anlamadın mı o cümleyi

media.giphy.com

Hacım yediklerine dikkat et. İleri düzeyde ise ömür boyu diyet uygulaman gerekebilir.
Uygulamadığında midede yanma, ağrı v.s. bir çok yan etkisi var.
Eğer diyeti uygulamayıp yasak yiyeceklerden de yersen kansere kadar götürüyor.
Bende gastrit var şimdiden dikkat ediyorum, zor olmuyor.
Şuan kime sorsam reflü, gastrit ve bir kaç mide hastalığından bahsediyor, o kadar sağlıksız besleniyoruz ki bunların olması gayet doğal. Adamlar yıllardır bağırıyor şunu yemeyin şu zararlı diye, kulak asmamız için mutlaka zararını görmemiz gerekmiş demek ki.

Reflü mide borusundan yukarı boğaza doğru mide asidi taşıdığı için gırtlak kanserine neden olabilir. Kesin olacak diye bir şey yok tabi, ama olasılık. Anneannemde senelerce reflü vardı. Mide ve sindirim problemleri hariç daha ağır bir seviyeye taşınmadı. Öncelikli korkman gereken mide ülseri ve mide kanaması. Yememen gereken şeyleri yersen reflü nedeniyle midede asit artar. Asit nedeniyle ülser oluşur. Ülser kötüye gidince mide kanamasına yol açar.

Reflü daha ağır bir hastalığa neden olmasa bile kendisi verdiği semptomları ağırlaştırabilir. Annemde de reflü var, eskiden sadece midenin üst tarafında yanma oluyordu, şimdi yememesi gereken yiyecekleri yediğinde midede yanmaya artı olarak gece boğazına mide asidi çıkarak öksürerek, boğuluyormuş gibi hissederek uyanıyor. Maalesef hala daha bazen yememesi gerekenleri (kızartma gibi) giyor, o zamanlar bal yutturuyorum, bal mide asidini alır. O zaman hiç değilse boğazına falan asit çıkmamış oluyor. Sen diyete uy. Özellikle yaşın gençse gerçekçi olalım arada diyet dışına çıkacaksın, çıkmasan en iyisi ama çıkmayanını görmedim. Kızartma yemesen portakal, mandalina gibi asitli meyveler yiyeceksin gibime geliyor. Diyet dışına çıktığında mutlaka hemen sonrasında bal yut. Hiç değilse ters tepkiyi azaltırsın.

Ek olarak: Yağlı, acılı, ekşili, çok şekerli, asitli gıdalardan uzak dur derim.
Domates, limon, greyfurt, portakal gibi gıdalarıda minimuma indirmen gerek.
Mümkünse yemeklerde zeytin yağı kullan, zeytin yağı kullanılmayacak yemeklerde de tereyağı kullanmanı öneririm. Ayrıca mideni tıka basa doldurma, yedikten sonra 2 saat yatma, mümkün olduğunca oturur pozisyonda ol. Gece atıştırmaları da varsa bırakmalısın.

bende sadece kırk yılda bir midede azıcık yanma oluyor
erkek arkadasımda ise son 1 2 haftadır sürekli bi yutkunma isteği oluyormuş işte doktor da yasak etmiş tüm gıdaları
bal olayını aklımda tutacağım
her ne kadar evde bu diyete uymaya çalışsak da yapamayacağız gibi geliyor. bakliyat yemezsek ne yiyeceğiz ki? sabah aksam oturup et tavuk yapamam yani. mercimek çorbası mesela bir daha asla içemeyecek miyiz? yemeği vs? yemekleri ben pişirdiğim için bunlar hep benim problemim şu an :/

peki süper bi sorum daha olacak, ömür boyu bu diyeti mi uygulayacağız yoksa bu reflü zamanla yok olan bir şey mi, ilaç falan tedavi ediyor mu yani? haftasonu doktora gideceğiz ama ben şimdiden öğrenmeliyim.

Tedavi için şuradan bilgi alabilirsiniz: www.acibadem.com.tr

Sizde reflü genetik nedenlerle oluştuysa tedavi edilse bile yediklerinize dikkat etmezseniz reflü de büyük ihtimal geri döner. Midesi hassas olanların (ki Türkiye'de çoğu insan bu grupta), yediklerine, içtiklerine dikkat etmesi gerekiyor. Sigara kullanmamalısınız, alkol az tüketmelisiniz, dengeli beslenmelisiniz ki doğru yeme düzeni dediğimiz şey herkeste aynı değil. Mide ülseri ya da reflüsü olana süt iyi gelir örneğin, ama IBS problemi olana süt kötü gelir. Ne probleminiz varsa, neye yatkınlığınız varsa ona göre yiyecekler seçmeniz en iyisi.

mesela erkek arkadaşım hep winston içerdi sonra ucuza halledelim diye tütün almaya başladık. doktor bu bile tetiklemiş olabilir diyor. sigarayı bırakamaz ki sanmıyorum :/ sigarayı bırakmazsa tedavi olamaz mı asla?

Sigara ile ilgili: www.reflunedir.com

Sigarayı herkes bırakabilir. 40 sene içip bırakan var. Ben 10 küsür sene içip bıraktım. İlk 1-2 hafta zorlu geçiyor, ki onu da kolay atlatmanın yolları var ama ben yardım almadığım, direkt içmeyi bıraktığım için zorlanmıştım. 1-2 hafta sonra vücut fiziki olarak alışıyor sigarasızlığa.

Bu kitabı da öneririm sigarayı bırakmaya yardımcı olarak: www.dr.com.tr

genelgeçer bir beslenme şeklinin bu tarz seylere yol acacagini soylemek cok genellemek olur.

senin yapacagın sey, seni rahatsız etmeyen yemekleri yemen. simdi olayı eksik anlatmıssın, ama ben usenmeden yazacagim.

eger ciddi reflü varsa; ilac almiyorsan bi kere zaten oyle istedigini yiyemessin. hem rahatsız eder; hem gece uyutmaz.

eger doktor ilac veriyorsa da; o ilacı omur boyu kullan dememistir sanırım. bittiginde yapacagın sey bir defter alip, yediklerini yazman.

en temeli bi kere tıka basa yemek diye bi şey yok. onu durduracaksın. ooh ne güzel sistim dersen o mide yakar yüzde doksan. sen yedigin yemekleri insan porsiyonlarında yiyip, sonrasını not edeceksin.

muhtemelen kızartma tarzı urunler ve acili baharatlar rahatsiz edecektir. neyin dokunup dokunmadıgını tart; ona gore beslen. yani doktorun yaklasimi belki suan icin dogru ve mantıklıdır ama omur boyu "hiçbir şey" yemiyorsun olayı yalan.

biraz dinle onu; biraz iyileşsin vücut. ondan sonra da asiriya kacmadan ye ve test et.